Amsterdam'da "Hollandsche Schouwburg" önündeki polis koruması (Görselin her türlü hakkı benimdir. İzinsiz kullanılamaz)

Musevi Kurumları Korunuyor ama

Neden Müslümanların Kurumları da Korunmuyor?

Geçtiğimiz aylarda Avrupa'da Musevi (Yahudi) kurumlarına karşı iki önemli saldırı oldu. Birincisi Brüksel'de bir Musevi Müzesine yapılan saldırıydı. Ötekisi de Paris'te bir Musevi supermarketine yapılan saldırıydı.

Bu saldırılardan sonra Avrupa'nın birçok kentinde Musevi kurumları koruma altına alındı. Örneğin Amsterdam'daki birçok Musevi kurumunun önüne polis korumaları yerleştirildi. Bu koruma doğrudan Musevi yapıları ile de sınırlı kalmadı. ÖrneğinAmsterdam'daki "Hollandsche Schouwburg" yapısının önüne bile korumalar yerleştirildi. Buna "bile" diyorum. Çünkü "Hollandsche Schouwburg" aslında bir Musevi kurumu değil. Burası II. Dünya Savaşı sırasında Musevilere bu yapıya gelip kendilerini bildirmeleri Hollandalı ve Alman işgal yetkililerince zorunlu tutulmuş. Sonra da buraya gelip kendini  bildirenler toplama kamplarına gönderilip öldürülmüşler... Şu anda müze olarak kullanılıyor. Doğal olarak Musevilerle ilgili bir yapı. Ama demek istediğim, bir sinagog, okul gibi doğrudan bir Musevi yapısı değil. Ama sonuçta bu bile korunuyor.

Musevi yapıları korunuyor. İyi de yapılıyor. Korunsun!

Solingen...

Ancak Neden hiç Müslüman Kurumları Korunmuyor?

Avrupa'da son 20 yıldır çok-kültürlülüğe ve çeşitliliğe karşı gittikçe artan bir tepki var. Bu tepki aşırı sağ olarak yeraltında gittikçe daha iyi örgütleniyor. Norveç'teki kırımı yapan Breivik'in yazdıklarını unutmayalım.

Avrupa'da yıllardır Türk ya da Müslüman kurumlarına, yapılarına saldırılar olup duruyor. Hiç birini anımsamazsanız, Almanya Solingen'de evleri yakılarak öldürülen 5 Türk yurttaşını anımsayalım. Aralarında 4,9,12 yaşlarında 3 te çocuk vardı..... Yine Almanya'da Mölln'de evlerinde neo-Nazi'lerce yakılarak öldürülen 3 Türk yurttaşını anımsayalım. Daha yakın zamanlarda Berlin'de yakılan Mevlana Camisi'ni anımsayalım. Geçen yıl İsveç'te camilere yapılan saldırıları anımsayalım. Hollanda'da molotof kokteyli, domuz kafaları atılan camileri anımsayalım. Daha geçenleri ırkçıların Leiden'da yapılmakta olan Fas camisine saldırmaları pankartlar asmalarını anımsayalım.

Herşeyi unutun, daha geçen birkaç yılda Almanya'da neo-Nazi yeraltı örgütü NSU'nun öldürdüğü Türkleri düşünün. NSU o denli Alman devletinin içine sızmış ki, Alman devletinin NSU içine gönderdiği ajanlar bile neo-Nazi çıkıyor! Her nasılsa, NSU konusundaki çok önemli belgeleri Alman devlet yetkilileri "yanlışlıkla yokediyorlar". Üstelik Almanya'nın her köşesinde işinde, gücündeki suçsuz Türkler öldürülürken, Alman polisi "Türk mafyasını" suçlamıştı. Üstüne üstlük bir de polis soruşturma takımının adını "Boğaziçi takımı", öldürmeleri de aşağılayıcı biçimde "Döner Kebap öldürmeleri" diye adlandırmışlardı....

Neden bütün bunlar olurken, bir kez bile hiçbir Müslüman kurumunun önünde koruma göremedik?  Geçen gün ABD'de bir Amerikalı 3 Müslümanı öldürüldü, haber bile olmadı. Avrupa'da durum ne oranda değişik? Müslümanların da canları önemli mi Avrupalı yetkililer için?

not: Bu yazı izinsiz olarak hiçbir yerde kullanılamaz.