13 Kasım 2014 Günü Hollanda'da İşçi Partisi (PvdA) Türk kökenli iki milletvekilini partiden çıkardı. Tunahan Kuzu ile Selçuk Öztürk hem PvdA'nın meclisteki grubundan hem de parti üyeliğinden çıkarıldılar. İki milletvekili, bundan sonra bağımsız milletvekili olarak görevlerini sürdürecekler.

PvdA Kuzu ile Öztürk'ü partiyi eleştirdikleri için, geri adım atmadıkları, özür dilemedikleri için cezalandırdı...

Kendi partilerinin politikasını eleştirmişlerdi

Bu iki milletvekili geçtiğimiz günlerde bir Hollandalı Türk internet sitesine demeç vererek, kendi partilerinin uyum ("integratie") politikasını eleştirmişlerdi. Kuzu ile Öztürk, PvdA'nın uyum politikasının bütünleştirici değil, "dışlayıcı" olduğunu öne sürmüşlerdi.

Bu eleştirinin nedeni PvdA'nın Uyum Bakanı Asscher'in din temelli 4 Türk örgütünü (Milli Görüş, Fethullah Gülen, Hollanda Diyanet Vakfı, Süleymancılar) hedef alan sözleriydi. Etnik azınlıkların topluma uyum sağlamasından sorumlu Hollandalı bakan, bu 4 örgütü sıkı bir biçimde gözetim altında tutacaklarını bildirmişti. Hollandalı bakana göre bu 4 örgüt "çok içe dönük" örgütler.

Ayrıca bakan, bu 4 örgütün "Türk-İslam kimliğine" çok ağırlık verdiği suçlamasını yapmıştı. Başka deyişle uyum bakanı "bu örgütler asimilasyona engel oluyorlar" diyor...

Kuzu ile Öztürk'ün PvdA'nın uyum politikasını eleştirmesinden sonra, parti önderi Samsom, iki milletvekilinin özür dilemesini istedi. Kuzu ile Öztürk bu isteği onamadılar. Bunun üzerine de önce partinin meclis grubundan çıkarıldılar, sonra da parti üyeliğinden çıkarılmaları kararı alındı.

Hollandalı bakan bu suçlamaları neden yapmıştı?

Hollanda kamuoyu, tıpkı öteki Avrupa ülkeleri gibi "köktendinci İslam" korkusu altında. Özellikle Suriye'de IŞİD'in yaptığı barbarlıklar ve bazı Hollandalı müslümanların Türkiye üzerinden IŞİD'e katılması bu korkuyu daha da arttırdı. Motivaction adlı bir kuruluşun 300 Hollandalı Türk genci üzerinde yaptığı araştırmaya göre, gençlerin %90'ı terör örgütü IŞİD'e sevgi besliyor. Hollanda kamuoyunun genel kanısı dinsel örgütlerin çalışmalarının bu IŞİD sevgisine yolaçtığıydı.

Ayrıca Türkiye'de Ak Parti'nin yolsuzluklarının ortaya çıkmasından sonra Hollanda'da Ak Parti'yi tutan dernekler ile Gülenciler arasında karşılıklı suçlamalar arttı. Bu da ister istemez, kamuoyunda Türk örgütlerinin göze batmasına neden oldu. Bu ortam Hollanda hükümeti için de "birşey yapma" gereği ya da fırsatı yarattı.

Hollanda yönetiminde liberal VVD ile ortak olan PvdA'nın Hollanda meclisinde 38 milletvekili var. Kuzu ile Öztürk'ün çıkarılmalarından sonra 36'ya düştü. Ancak PvdA'nın son kamuoyu yoklamalarında durumu pek iyi değil. Bugün seçim olsa parti 11 milletvekili çıkaracak gibi gözüküyor.

Kuzu ve Öztürk mecliste şimdiye dek çok sessiz kaldılar

Hem Tunahan Kuzu, hem de Selçuk Öztürk, genelde "arka koltuklarda oturan" olarak adlandırılan, sesleri pek duyulmayan milletvekilleri. Her iki milletvekili de Hollandalı Türk seçmenlerden aldıkları oylarla seçilmişlerdi. Tunahan Kuzu 23.000, Selçuk Öztürk ise 10.000 dolaylarında oy alarak seçilmişlerdi. Hollanda'da bunlar öncelikli oy olarak büyük sayılar.

Ancak bu milletvekilleri seçildikten sonra Türklerle ilgili konularda pekj etkin olamadılar. Olmadılar. Örneğin Hollandalı Türklerin kültürel ve azınlık hakları konusunda çalışmalar yapan Birlikten vakfı, Tunahan Kuzu'yu "Türkçe anadil kampanyası"na destek vermediği için eleştirmişti. Tunahan Kuzu seçimden önce "Halktan istek olursa Türkçe konusunu destekleyeceğini" söylemişti. Bunda biraz da Türk kökenli milletvekillerine Türk azınlıkla ilgili (örneğin uyum konusunda) görevler vermeyen Hollanda politikasının da suçu var. Ancak yine de bu denli sessiz kalmayabilirlerdi.

2012 Yılında Kuzu bir Türk sağlık sigortası kuruluşunun tanıtımında yeraldığı için PvdA'dan ceza almıştı. Elindeki görevler arasından sağlık konusu çıkarılmıştı.

Kuzu ve Öztürk neden şimdi konuştu?

Her iki milletvekilinin, Bakan Asscher'in "gözetim altında tutacağı" 4 örgüt ile sıkı ilişkileri olduğu öne sürülüyor. Eğer bu gerçekse, her iki milletvekili oy tabanları için konuşmak gereği duymuş olabilirler. Ya da bu örgütler "şimdi konuşmayacaksınız da ne zaman konuşacaksınız" diyerek bu başkaldırıyı tetiklemiş olabilirler.