VİZE SORUNU: İşadamları Kızgın, Avrupa Oyalıyor, Türk Hükümeti ödün vererek umutlanmak istiyor
28 Mayıs 2014 günü İstanbul'da düzenlenen bir açık oturum'da “Türk Vatandaşları için Vizesiz Dolaşım: Geri Kabul ve Sonrası” başlıklı konu tartışıldı. Açık Oturum'da Türk yurttaşlarına yönelik olarak, Schengen üyesi AB üye ülkelerinin vize uygulamaları konuşuldı. Ayrıca 16 Aralık 2013 gününde Türkiye ile AB arasında yapılan Geri Kabul Anlaşması ile bu anlaşma ile başlatımış olması gereken "vize serbestliğine yönelik diyalog süreci" ele alındı.
Avrupa 3 yılda vize için 140 milyon Avro'muzu aldı!
İKV Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, Almanya’nın Türk yurttaşlarına vize uygulamasına 1980 yılında “geçici bir önlem” olarak başlattığını söyledi. Ancak aradan 34 yıl geçmiş olmasına karşın sürüyor olmasının, 2005 yılından bu yana AB ile üyeli pazarlıkları yürüten Türkiye için “kabul edilmez bir gerçek” olduğunu söyledi. Vardan ayrıca, 2009-2012 yılları arasında Türk yurttaşlarının, yalnızca kısa süreli C tipi Şengen Vizesi başvurularına, 140 milyon Avro ödediğini söyledi. Vardan ayrıca, Avrupa Komisyonu’nun 2012 yılı verilerine göre Türk yurttaşlarının, Şengen vizesine en çok başvuran ülkeler sıralamasında 5. sırada yer aldığını da vurguladı. İKV Genel Sekreter Yardımcısı Melih Özsöz ise, bedel olarak istenen 60 Avro’nun ötesinde vize başvurusu yapan Türk yurttaşlarının, aracı kurum hizmet bedeli, banka komisyonu, kargo bedeli, sağlık ve yolculuk sigortası, görüşme için PIN kodu bedeli gibi “gizli bir çok gideri” da ödemek zorunda bırakıldığını söyledi. İKV Genel Sekreter Yardımcısı Özsöz, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin desteğiyle European Citizens Action Services işbirliğinde gerçekleştirilen “Vize Şikâyet Hattı” Projesinden çarpıcı örnekleri katılımcılar ile paylaştı.
"Avrupa Birliği Üye Adayı" Türkiye'ye 'Özgür Yolculuk'ta en büyük engel yine Avrupa Birliği!
İKV Başkanı Ömer Cihad Vardan 2013 yılı yeryüzünde "özgür yolculuk edebilme" sıralamasında Türk yurttaşlarının ancak 42. sırada olduğunu ve Karayipler'deki 160 bin nüfuslu St. Lucia adası yurttaşları ile aynı yazgıyı paylaşmakta olduğunu söyledi. Oysa 2005 yılından bu yana üyelik pazarlıklarını sürdürdüğümüz AB üyesi ülkelerin yurttaşları, listede en üst sıralarda yer almakta” dedi.
Vize uygulamasının, iş adamlarımıza yeni iş bağlantıları kurmak bir yana, mevcut işlerini dahi yürütmekte güçlükler çıkarttığına ve ticaretin önünde tarife dışı teknik bir engel teşkil ederek haksız rekabete yol açtığına vurgu yapan İKV Başkanı, AB üyesi ülkelere giriş için Türk vatandaşlarına uygulanan vize alma zorunluluğu ile bunun doğurduğu sorunların, yargısal, siyasal, diplomatik, bürokratik, ticari, yönetimsel, toplumsal, ahlaksal ve en önemlisi de insansal sınırları zorlayan, çok geniş kapsamlı bir konu durumuna geldiğini söyledi.
İŞADAMLARI KIZGIN!
Vize Rant kapısı mı, Eziyet kapısı mı? Türkiye Gümrük Birliği ile zarar görüyor.
İstanbul İhracatçılar Birliği Başkanı Zekeriya Mete, "İşadamı olarak her yıl bir çok kez giriş çıkış yapmamıza karşın 6 aylık vizeyi zar zor veriyorlar. Bu bir rant kapısı mı eziyet kapısı mı bilemiyorum. Ama Avrupalıların bu konudaki samimiyetsizliğini her zaman dile getiriyorum. Dünya menfaat dünyası olmuş ve herkes kendisine göre oynuyor. Bizde kraldan fazla kralcı bazı bürokrat arkadaşların uygulamaları ile Türkiye gerek Gümrük Birliği gerek diğer anlaşmalarla zarar görüyor. Ben AB'nin bizimle samimi olduğuna hiç inanmıyorum. Önemli olan ticaret yapmaksa bizim daha çok ilişki kuracağımız vize serbestisi olan ülkelerle ticareti geliştirebiliriz” diye konuştu.
Mete ayrıca “Biz vize olduğu için Avrupa'ya rahat rahat oraya gidemeyeceğiz ama onlar istediği gibi gelecek. Yok böyle bişey. Bizim ne eksiğimiz var da onlar gelecek biz gelemeyeceğiz. Biz bu eziyeti çekiyorsak onlar da çekmeli” dedi.
Vizeye ödediğimiz para başlı başına bir ekonomi olmuş!
İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz ise "Avrupa Birliği her zaman olduğu gibi Türkiye'ye vize konusunda da çifte standart uyguluyor. AB'ye üyelik yolunda pek çok üye ülkeden bile ekonomik, sosyal ve demokratik açıdan önde olan bir Türkiye'ye vize yoluyla çıkarılan engel, düşündürücü ve can sıkıcı. Mallarımız AB ülkelerinde dolaşıyor, bizim vatandaşımız ise vize almak zorunda. Vizeye, geride kalan yıllarda ödediğimiz para, başlı başına bir ekonomi olmuş. Son 10 yılda ekonomimizin kazandığı ivme, ülkemizdeki refah sonucunda Avrupa'ya ziyaretler arttığı için bu vatandaşımıza ödetilen fatura ise, ciddi boyutlara geldi” dedi.
Vizenin parasal faturasının yanı sıra vize almanın eziyetli bir süreç olduğunu ifade eden Kopuz, “İşadamları olarak vize konusundaki yakınmamız daha büyük. Çünkü, AB üyesi bir ülkenin işadamı Türkiye'ye gelirken elini kolunu sallaya sallaya geliyor, Türk konukseverliği ile karşılanıyor” dedi.
İşadamlarına vize, iş görüşme günlerinden sonra geliyor!
İKV Yönetim Kurulu Başkan YardımcısıHaluk Kabaalioğlu da, özellikle Türk iş adamlarının ürünlerini Avrupa ülkelerinde düzenlenen fuarlara gönderebilirken, kendilerinin, vize engeliyle karşılaşmasını veya iş randevuları, toplantı tarihleri geçtikten sonra kendilerine vize verilmesini anlamakta güçlük çektiğini ifade etti. Vize alabilmek için talep edilen belge ve bilgilerin, akıl almaz boyutlara ulaşmış durumda olduğunu anımsatan İKV Başkan Yardımcısı Prof. Kabaalioğlu, İKV olarak Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin desteğiyle European Citizens Action Services işbirliğinde gerçekleştirilen “Vize Şikâyet Hattı” Projesi ile bu durumu belgeleri ile ortaya koyduklarını açıkladı.
AVRUPA'LI KONUŞMACILARDAN GELENEKSEL OYALAMA KONUŞMALARI
"Geri Kabul Önemli", "2014'te AB genelinde vize konusunda hareketlenme var"
Vize ve geri kabul konularında çalışan European Stability Initiative Yönetim Kurulu Başkanı Gerald Knaus ise Avrupa'nın geleneksel oyalama yönünde olan konuşmasında, "2014 yılı ile birlikte AB genelinde vize konusunda yeni bir hareketlenme yaşandığını" söyledi.
Aralık 2013'te Türkiye ile AB arasında "Geri Kabul Anlaşması"nın imzalanmasının yanı sıra, Mart 2014'teki Korca Kararı, Nisan 2014'te Moldova yurttaşlarının AB üye ülkelerinde serbest dolaşıma başlaması ve AB’nin Ukrayna ile Gürcistan vatandaşlarının vizesiz seyahatine ilişkin yeşil ışık yakmasının, AB tarafında olumlu sinyaller olduğuna dikkat çeken Knaus, Türkiye’de 24 yaş altı nüfusun 31 milyonu aştığını, Türkiye’nin AB yanlısı bir nesil fırsatını kaçırmamak için, vize uygulamasına son vermesi gerektiğini ifade etti. ABAD’ın karara bağladığı 2009 tarihli Soysal Davası ile 2013 tarihli Demirkan Davası arasında, aynı mahkemenin verdiği kararlar arasında önemli farklılıklar olduğuna dikkat çeken ESI Yönetim Kurulu Başkanı, Mart 2014 tarihinde Almanya’nın Berlin İdare Mahkemesi tarafından verilen Korca Davasındaki tespit kararının, “duvarda yeni bir çatlak” oluşturduğunu; Demirkan Davasında Türkiye’nin aleyhinde karar çıkmasına rağmen, Berlin’deki yerel mahkemede tam tersi bir karar verildiğini söyledi.
Türkiye’nin vize serbestliği konusunda gerekli çalışmaları, özellikle de geri kabul anlaşmasının yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini ifade eden Knaus, “Avrupalı karar vericileri ve Avrupa kamuoylarını ikna etmeniz gerekli. Güven ortamı oluşturulmalı” dedi. Bu çerçevede yasadışı göç ve iltica konularında Türkiye’nin, Avrupalıların zihinlerinde var olan şüpheleri gidermesinin önemli olduğuna değinen Gerald Knaus, Türkiye’nin bu güven ortamını oluşturması halinde 2016 yılına kadar vatandaşları için vizesiz dolaşım hakkı elde edebileceğini vurguladı.
Avrupa eski bakan Egemen Bağış'ın verdiği "Geri Kabul" ödününden hoşnut!
Türkiye'nin eski Avrupa Birliği bakanı Egemen Bağış'ın Avrupa Birliği'ne verdiği "Vize'nin kaldırılması karşılığı, Türkiye'nin AB'nin sığınmacılarını geri alma" anlaşmasını Avrupa'lılar şu ana dek yalnızca "Türkiye'nin AB'nin sığınmacılarını geri alma" anlaşması olarak anladılar. Vize kolaylığı konusunda herhangi bir gelişme olmadı. Ancak bakan Egemen Bağış'ın 17 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonu'ndan sonra görevden alınmadan hemen önce yaptığı bu anlaşma uzmanlarca çok eleştiriliyor. En büyük eleştiri "Yurtdışında yaşayan Türklerin 1963'te İnönü hükümeti"nin yaptığı Ankara Antlaşması ile kazanılmış hakların bir bölümünü geri verdiği" oldu. Örneğin bir Avrupa Birliği ülkesinin sınır dışı etmek istediği bir Türk yurttaşı, artık yargı sürecinin bitmesi beklenmeden Türkiye'ye geri gönderilebilecek, Egemen Bağış'ın yaptığı bu anlaşma ile...
"Geri Dönüş Anlaşması iyi ama vize için Almanya'yı kandırın!"
Ancak Avrupalılar Egemen Bağış'ın bu ödününü çok sevdiler. Açık oturuma katılan Avrupalı konuşmacılar, geleneksel oyalama yöntemleri içeren konuşmalar yaptılar...
Özellikle Batı Balkanlardaki vize serbestliği süreçleri konusunda araştırmalar yapan ESI araştırmacısı Alexandra Stiglmayer konuşmasında, Aralık 2013 ayında imzalanan Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması çerçevesindeki konuları dinleyiciler ile paylaştı. Vize serbestliği diyaloğunun en önemli parçasını geri kabul mekanizması ve bu mekanizmanın doğru işletilmesi olduğunu söyleyen Stiglmayer, Türkiye üzerinden yasadışı yollar ile AB üye ülkelerine giden sığınmacı sayısında, son yıllarda ciddi bir düşüş yaşandığının altını çizdi.
Türk vatandaşları için vize serbestliğinin Avrupa Parlamentosu’nda oylanacağını hatırlatan ESI Kıdemli Araştırmacısı Alexandra Stiglmayer, bugüne kadar Parlamento’nun benzer kararlarda her zaman "yapıcı ve destekleyici bir duruş" sergilediğini, Türkiye’nin tüm üye ülkeleri ikna etmek zorunda kalmadan, küçük ülkelerin desteğini almasının yeterli olacağını sözlerine ekledi. “Ancak bu karada Almanya’nın desteğini almak çok önemli” diyen Stiglmayer, yoğun Türk kökenli nüfus barındırması ve Türkiye’nin en önemli ticaret ortağı olması nedeniyle Almanya’nın ikna edilmesi ve desteğinin sağlanmasının önemli olduğunu vurguladı.
EGEMEN BAĞIIŞ'IN AVRUPA'YA "GERİ DÖNÜŞ" ÖDÜNÜNÜ TÜRK HALKINA PAZARLAYAN YETKİLİ
"Geri Kabul Anlaşması ile Türkiye yasadışı göçle savaşım konusunda AB’nin büyük yükünü omuzlayacak"
İKV Genel Sekreter Yardımcısı Melih Özsöz, 16 Aralık 2013 günü yapılan “Geri Kabul Anlaşması ile birlikte AB’nin son yıllardaki en sorunlu alanı yasadışı göçle mücadele konusunda Türkiye, AB’nin yükünü omuzlanacak. Ya Avrupa?” diyen Özsöz, geri kabule ilişkin yanıt bekleyen birçok sorunun olduğunu söyledi.
Türkiye’nin varolan sığınmacı kapasitesinin oldukça sınırlı olduğuna değinen Özsöz, özellikle geri kabul kapsamında, Avrupa’dan Türkiye’ye geri gönderilecek sığınmacı sayısı; söz konusu sığınmacıların Türkiye’de kalış süreleri; bu sığınmacıların Türkiye üzerinde mi, yoksa başka yollar ile mi Avrupa’ya geçtiğinin kanıtlanması gibi konularda birçok soru işaretinin bulunduğunu ifade etti. Türkiye’nin şu anda 1 milyona yakın Suriye yurttaşını topraklarında konuk ettiğini anımsatan Özsöz, Türkiye’nin sığınmacı kabul kapasitesini bir an önce artırması gerektiğini vurguladı.
Bu çerçevede ortaya çıkacak maliyetin Türkiye ve AB tarafından karşılıklı olarak paylaşılması gerektiğini belirten İKV Genel Sekreter Yardımcısı, “Türkiye’nin AB’den beklentisi tüm bu süreci, aynen Batı Balkan ülkelerinde olduğu gibi kolaylaştırıcı, destekleyici ve hakkaniyet sınırları çerçevesinde işletmesi ve Türkiye’ye de adil davranmasıdır” dedi.
Almanya AB'de böyle güclü oldugu sürece, Türkiye'ye vizeyi kaldirmazlar, AB'ye de almazlar.
Neden alsinlar ki? Zaten Gümrük Birligi anlasmasi ile Türkiye pazari Almanya ile AB'nin eline gecmis. Adam seni neden alsin AB'ye? Adam zaten geliyor malini istedigi gibi Türkiye'de satiyor. Bu gümrük birligi anlasmasini yapan Tansu Ciller ülkeyi cok zarara soktu.
Arkasindan AKP gedi o da tavizleri verip duruyor. AKP'nin tek derdi hirsizlik, namussuzluk, ceplerine inen para. Vatan, millet, din umurlarinda degil.
Abi dedigin gibi neden AB'ye alsin? neden vizeyi kaldirsin? Tansu Ciller vermiş pazari adamlara, bu AKP haramileri de herseyi ödün vererek cözeceklerini saniyorlar ve siciyorlar (bakiniz: PKK acilimi, Ermeni acilimi..).
adam neden vizeyi kaldirsin
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının hakkını savunmuyor.